Fotoğraf: Emine Kart |
daha fazla, daha hızlı, daha fazla, daha hızlı, tuzak bu işte... işe daha hızlı gidelim diye yapılan ama ömrümüzden bir saat daha çalan yollar, arabalar… daha hızlı çalışmak için yapılan alet edevat… daha fazla üretmeli, daha fazla kazanmalıyız ki, daha fazla tüketelim… nur topu gibi (maşallah) yeni kredi kartlarımız, yeni borçlarımız olsun, sonra onları ödemek için yeniden daha fazla daha hızlı çalışalım... ürettiklerimizi satamıyor muyuz, reklam, kıtlık ve savaş elimizin altında… daha çok ölmeli ve öldürmeliyiz… ve televizyon seyretmeliyiz bol bol, feysbuka falan bakmalıyız, gözümüzden kulağımızdan içeri kaçmalı ve beynimizi uyuşturmalı reklamlar, eğleniyor gibi, yaşıyor gibi hissetmeliyiz… paralarımızın = borçlarımızın başına daha çok polis dikmeliyiz (paralar, paralar, açılmasın aralar), sonra o polislere maaş ödemek için devlete haraç vermeliyiz… devletimiz, devletlülerimiz olmalı… başkanlar, generaller ve imamlar lazım bize, gideceğimiz yönü göstermeli, yoksa alimallah yolumuzu kaybediveririz… yol doğru-yol (right, sağ)… yol olmasa, insanlar doğuştan kötü ve hödük (başkanlar, imamlar, generaller hariç tabii), birbirini düdükler, hep fıtrattan yoksa alıştırılmış değiliz birbirimizi düdüklemeye… düdüklemenin de bir adabı var canım, ahlak diyoruz ona, bazı kanunlarkurallarsilsileleri (ve yazı kuralları, silsileler bitişik yazılamazlar, kat’a olmaz)… bu kanunlarkurallarsilsileleri biz doğuştan kötü kullar için var (çok şükür), şekil 1’deki A yolundan gitmeliyiz, şekil 2’deki gibi görünen (tabii ki de öbür cinsten) kişiyle şekil 3’te görüldüğü gibi sevişmeliyiz, evet o pozisyonda, şekil 4’te görülen eşek gibi çalışmalıyız, şekil 5’te görülen gülümseyen aile gibi avm’den alışveriş yapmalıyız, şekil 6’da devlet kurumları resmedilmiştir, asker, polis, hakim, demir parmaklıklar, hah, işte onlardan çok korkmalı ve fakat onları aynı zamanda çok sevmeliyiz, allah (c.c.) baba gibi… şekil 7’deki evet pipi, iktidar, ona tapmalısın… farklı fikirlerin mi var? BİZZ’de ona da yer var, ciddi görünmek istiyorsan meclis var, sirklerimiz var, eğlenceli olduğun sürece istediğini söyleyebilirsin, izler güleriz… derler, derler de araya girerler, ağalar, beyler…
Onlar izleyedursunlar, güledursunlar, bilirsiniz son gülen espiriye geç uyanıyor demektir. Biz de gülelim, nasıl? Saray duvarına işemek neşeli bir şey mesela, karşı koymak, kaderim kederimse değiştiririm demek… Debelenip durmak bir kelebek gibi, tırtıl gibi kozanın içinde değil kırda, bayırda ve sokaklarda… Kelebeksen elden ne gelir kanat çırpmaktan ve umut etmekten başka?
Onlar izleyedursunlar, güledursunlar, bilirsiniz son gülen espiriye geç uyanıyor demektir. Biz de gülelim, nasıl? Saray duvarına işemek neşeli bir şey mesela, karşı koymak, kaderim kederimse değiştiririm demek… Debelenip durmak bir kelebek gibi, tırtıl gibi kozanın içinde değil kırda, bayırda ve sokaklarda… Kelebeksen elden ne gelir kanat çırpmaktan ve umut etmekten başka?
(Emine Kart'ın, "Öteki Yarım" isimli kitabına yazdığım yazı)